Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Albaya Mektup Yok, Gabriel García Márquez

Resim
  “İnsanlık bir bedel ödemeden ilerlemiyor.” S. 28 “Böyledir işte,” dedi. “İnsanın nankörlüğü sınır tanımaz.” S. 32 “Büyük şeyler için bekleyen, küçük şeyler için de bekleyebilir.” S. 34 “Bugün kesinlikle gelmesi gerekiyordu,” dedi albay. Posta şefi omuzlarını silkti. “Kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay.” S. 47 “Kötü bir durumun en kötü yanı bize yalan söyletmesidir.” S. 50 “Şapka giymiyorum, böylece onu kimse için çıkarmam gerekmiyor.” S. 57

Hadula, Aleksandros Papadiamantis

Resim
Sürekli Kastro'yu özlemle anıyor, hep oradan bahsediyor ve geri dönecekleri günü kederle hayal ediyorlardı. Ama yeni yerleşim yerinde de ev inşa etmeyi bırakmıyorlardı, binlerce kez daha, insanların düşündüklerinden başka şeyler yaptıklarını ve mekanik olarak birbirlerini taklit ettiklerini ispat edercesine. S. 32 Dünyanın türlü türlü cefasının neyinden zevk alacaktı? S. 60 Acı, sevinçti ve ölümde aslında yaşam. Her şey olması gerektiğinin aksine işliyordu. S. 61 Hiçbir şey aslında göründüğü gibi değildir, aksine her şey başka türlü olabilir, yani göründüğünün tam tersi... S. 62 İsa'nın da dediği gibi: Her kim ruhunu severse onu kaybeder ve her kim bu dünyada ruhundan nefret ederse, sonsuz yaşamda onu muhafaza eder. S. 62 Her günahın kendine özgü tatlı yönleri de vardır. S. 110 Tehlike ve beladan kaçtığını sanıyor, ama aslında lanet ve felaketi yanında taşıyordu. Hapisten kaçtığını düşünüyor, ama aslında hapish

Tristessa, Jack Kerouac

Resim
Tristessa’nın kafası güzel, kendi de her zamanki gibi güzel, ... S. 11 “Morfin acıyı dindirmek için,” diye düşünmeye devam ediyorum, “ve geri kalan her şey de kalıyor işte geriye.” S. 18 ... sonlu olduklarını bilmek, güzelleştiriyordu illa ki her şeyi. S. 22 ... hayat zor ve zorludur. Tristessa biliyor, ben biliyorum, siz biliyorsunuz. S. 25 ... ölmek için doğmuşuz, şu karşımdaki duvara ve hatta Amerika’daki bütün duvarlara yazmak istiyorum bunu işte: ÖLMEK İÇİN DOĞMUŞUZ. S. 34 Bağımlılık ve ıstırap. Deli illetlerinden farksız. S. 37 “Evet acı çekiyoruz,” diyor, bense “La vide es dolor” (hayat acıdır) diyorum; bana hak veriyor ve hayat aynı zamanda aşktır, diyor. S. 53 “Biz hiçbir şeyiz. Yarın ölebiliriz, o yüzden hiçbir şeyiz.” S. 57 Ah Tanrım, melekten suretlerine neden yaptın bunu; bu çürümüş hayatı, bu pislikle, hırsızlarla, ölümle dolu, Of, bu derbeder, bu boktan dünyayı neden yarattın? Bunun yerine hepimizi her ne olursa  olsun halimizden memnun olacağımız bokta

Mustafa Kemal, Yılmaz Özdil

Resim
Hayat Mustafa Kemal için matematikti. “Bilim matematiktir” diyordu. “Evren matematik diliyle yazılmıştır, evrenin harfleri üçgenler, daireler, geometrik biçimlerdir” diyordu. “Herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır, matematik olmadan dünya kesinlikle anlaşılamaz, matematiksiz ancak karanlık bir labirentte dolanılır” diyordu. S. 34 Anzak eri Steve Moyle, korku filminden farksız olan “su hatırası”nı şöyle hatırlıyordu: “Mataralarımızı kuyuya sarkıtırdık. Suda hep garip bir tat olduğunu söylerdik. Bir gün istihkâmcılar geldi, kuyudan aşağı çengellerini salladılar. Çürümüş bir ceset çıkardılar.” Çanakkale buydu. S. 63 Bigalı Mehmet çavuş mermisi bitince tüfeğini kırarak ingilizlere fırlatmıştı. Tüfek parçası kalmayınca taş fırlatarak mücadele etmişti. Başından ciddi şekilde yaralanmıştı, avuçları paramparçaydı ama, ingilizleri püskürtmeyi başarmıştı. Mustafa Kemal bu kahramanlığı duydu. Bigalı Mehmet’e Muharebe Madalyası verilmesini istedi. Bigalı

Gece Uçuşu, Antoine de Saint-Exupéry

Resim
Ne de olsa insan, acıdan da nasibini almıştır. S. 10 Seçimlerimizi yaptıktan sonra kaderimize razı geliriz. Belki de bu durumdan hoşlanırız. Bu durum, tıpkı aşk gibi bizi sınırlar. S. 10 İnsanların yaşamını kolaylaştıran bütün o şeyleri “Boş vaktimde yaparım.” diyerek iyiden iyiye yaşlılığa bıraktığını fark etti. Sanki bir gün gerçekten vaktimiz olacakmış gibi, ... S. 15 “Ömrünüz boyunca aşka pek vakit ayırmadınız herhalde?” “Aşk mı? Müdür Bey bildiğiniz gibi...” “Siz de benim gibiymişsiniz, asla yeterince vaktiniz olmamış.” “Pek olmadı.” S. 16 Fakat nesnelerin görünüşü yalnız olduklarını sandıkları anda takındıkları görünüşten farklıdır. S. 18 Büyük çarpışmalar çok az iz bırakır. S. 20 “Kurallar!” Diye düşündü Rivi ére, “Saçma görünen ama insanı eğiten dinî ayinlere benziyor.” S. 25 Riviére hep şöyle derdi: “Eğer bir müzisyenin uykusuzluğu fevkalade eserler icra etmesine yarıyorsa bu iyi bir uykusuzluktur.” S. 32 “Rastlantı eseri kötülüğün a

Kâğıt Ev, Carlos Maria Dominguez

Resim
Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir. S. 11 “...onu hayattan alıp götürecek olanın yine bu olacağını bilemeden hayatını edebiyata adadı.” S. 12 Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz. S. 20 Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için. S. 22 “Bakın, bu eski bir tartışma konusudur. Kimse asıl olay yazarın yeteneğinde mi yoksa baskının güzelliğinde mi, tam emin olamaz. Farklı görüşler vardır fakat pek çok okurun kitabın iyi ve okunmaya değer olup olmadığını anlaması için patikalara bakması yeterlidir.” S. 26 Editörler iyi kitapların yokluğundan, yazarlar büyük yayınevlerinin yayımladığı “bok”lardan şikâyet ediyordu. S. 29

Hikâyem Paramparça, Emrah Serbes

Resim
Babamın öldüğü gün birine âşık olmuştum. Bazen böyle olur, her şey üst üste gelir. S. 11 Konuşulmaması gereken şeyler vardır. Çocuklara ve ihtiyarlara anlatamazsın bunu. Hepsi doğal anarşist. S. 12 Sonra zaman geçti. Zaman hiçbir şeyi düzeltmez. Daha beter de etmez. Zamandan bağımsız şeyler bunlar. S. 12 "O zamanlar bir şeyleri reddetmeye ihtiyacım vardı ve sen tam bunun üstüne gelmiştin," dedi. "O kadar iyiydin ki o zaman. Annem sanki bu yüzden yedi ay daha yaşadı. Ne demek istediğimi anlıyor musun?" Anlıyordum. İki karışlık mesafede, birbirimizi görmeden uzanmıştık. Kaç kişi olduğumuzu bilemeden uzanmıştık o karanlıkta, yanımızdaki ölülerle beraber uzanmıştık. Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır: Yaşayanlar bir sigara yakar. S. 14 Şunu çok sık duydum. "Falanca yazarı çok seviyordum, ama son yaptıklarından sonra onu bir daha okumayı düşünmüyorum." Demek ki Dostoyevski’nin zamanında yaşasaydın, kumarbaz diye onu da okumayacaktın. Yazarların öz

Amsterdam'da Düelllo, Ian McEwan

Resim
Ne Tanrı'nın ne de yokluğunun sorumlu tutulacağı, ciddi olarak ters giden bir şey vardı dünyada. S.12 Molly onu öpmüş, kulağına, Gitmesine engel olmak için bir kadınla evlendi / Kadın artık hep orada, dizelerini fısıldamıştı. S. 14 Garmony onaylamak için başını kısaca eğdi. "Yeterince doğru bir yaklaşım. Ancak Bay Linley, hiçbir adalet sistemi insan hatasından muaf değildir." S. 20 Farklılıkları dile getirmek ve dost kalabilmek uygar yaşamın özüdür, sizce de öyle değil mi? S. 21 Notalar erişilemeyen bir şeye karşı duyulan yalın bir özlemi çağrıştırıyorlardı. Birisine duyulan özlemi. S. 23 Ritimleri, ezgileri, keyifli armonileri "okuma" kapasitemiz, yalnızca insana özgü olan dil öğrenme yeteneğimiz gibi genlerimizde yazılıdır. Antropologlar bu üç öğenin bütün müzik kültürlerinde var olduğunu ortaya çıkarmışlardır. S. 25 İnsanın düşüşünü yönlendirebiliyor, ancak önleyemiyorlardı. S. 27 Herkesin ilk bilmek isteyeceği şey budur -anlaşmazlıkları nası

Göğe Bakma Durağı, Turgut Uyar

Resim
... "mucize" açıklanabilir bir "şey" değildir, tanık oluruz sadece.  S. 7 Sen nereye, ben oraya, adım adım İnsan sevdikçe iyileşiyor artık anladım.  S. 14 Sevinsek de sonunu biliyoruz.  S. 23 Ama sizin adınız ne Benim dengemi bozmayınız.  S. 24 Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum Hiçbirinizle dövüşemem.  S. 24 Bir biz ikimiz varız öbürleri hep çirkin.  S. 25 İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım  Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından  Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar  Bu evleri atla bu evleri de bunları da  Göğe bakalım.  Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bır

Yaşamak, Yu Hua

Resim
Onunla, tüm benliğimle mutlu olmuş, sonunda neler olacağını bir an bile düşünmemiştim. S. 9 Kendi kendime babamın benden yapmamı istediği şeylerin, onun yapamadığı şeyler olduğunu düşündüm, ama bunu nasıl kabul edebilirdim ki. S. 15 Erkekler açgözlü kedilere benzer! S. 19 Aslında kazandıklarım hep küçük paralardı, ama kaybedince bir servet kaybediyordum. S. 22 Tüm insanlar aynıdır: Kendileri bir başkasının cebinden alırken yüzleri aydınlanır, gülümserler, ama kaybetme sırası onlara geldiğinde yastaymış gibi ağlarlar. S. 23 Yürürken ağladım, ağlarken yürüdüm. S. 33 İmparator bir parça kuru ekmek için dilense bile hala imparatordur; paranız olmayabilir, ama siz hala Küçük Bey'siniz. S. 33 O günlerde annem bana sık sık "Mutlu olduğun sürece fakir olmak utanılacak bir şey değildir" derdi. S. 38 Dinlemeye istekli olduğum sürece anlatmaya hevesliydi. S. 41 Geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. Nefret edecek bir sürü şey gelird