Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sisifos Söyleni, Albert Camus

Resim
“Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.” (s.21) “Kendini öldürmek, bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını ya da yaşamı anlamadığımızı söylemektir.” (s.23) “Düşünme alışkanlığını edinmeden yaşamaya alışırız. Bizi ölüme her gün biraz daha yaklaştıran bu koşuda, bedenin bu önlenmez önceliği sürüp gider.” (s.26) “Büyük duygular evrenlerini kendileriyle birlikte dolaştırırlar, görkemli ya da düşkün. İçinde kendi iklimlerine kavuştukları ve yalnız kendilerine özgü bir dünyayı tutkularıyla aydınlatırlar.” (s.29) “İstemek çelişkilere yol açmaktır. Aldırmazlığın, yüreğin uykusunun ya da ölümcül vazgeçişlerin verdiği bu zehirli esenliğin doğması için düzenlenmiş her şey.” (s.38) “Uyumsuzluk, anlaşıldığı andan sonra bir tutkudur, tutkuların en can alıcısıdır. Ama tutkularımızla yaşayabilecek miyiz, yaşayamay

Orospu Kırmızı, Umay Umay

Resim
Nerem varsa insan kalan... İşte orası acıtıyor. S: 9 İyi şeyler bana gelmez. Hiçbir boktan anladığın yok. S: 10 Seni bir tek dokunuş için ölümsüz yapıyorum. Ben de en az senin gibiyim. Ve en çok senin gibi. S: 11 Cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum. S: 18 Yolculuk uzun sürmez hiçbir zaman. Seni çok uzun düşünüyorum. S: 19 Ben varoşların dansıydım, o prenslerin anarşisti. Ben çok zengin olmak istiyordum, o ise serseri. Ben onu sevenlerden nefret ediyordum, ama o herkese beni sevmelerini söylüyordu. S: 27 Ölüyorum, annem bana hiç kızmıyor. S: 34 Sana yazarak kurtuluyorum. S: 38 Tamam sustum ama yazacağım. S: 40 Kızıyordum, artık kızmıyorum. Bir şey oldu epey önce, kimsenin beni öldüremeyeceğini fark ettim. Affedilmeyecek ihanetlere tanık oldum. Affetmeyeceğim. Affetmenin, ne büyük uyum isteği ve palavra olduğunu fark ettim. Çok uyumsuzmuşum. Azıcık uyayım diye, ne fedakarlıklar yaptım, geçmiş olsun, affedemiyorum, etmeyeceğim de. Korku ke

Ağaçların Özel Hayatı, Alejandro Zambra

Resim
Bazen Fernando, Daniela’nın hayatında bir leke oluyor ama kim arada sıra birinin hayatında bir leke olmaz ki. S: 14 Abartıyor, burası kesin. Ama kimse biraz olsun abartmadan yaşayamaz. S: 20 Veronica sonunda bu arayışın ardından, esas zoruna gidenin ne olduğunu buldu: parçası olmak istediği dünya bu değildi - ne bu ne de buna yakın bir dünya Veronica’nın parçası olabileceği bir dünyaydı. S: 21 Veronica'yı, Veronica'nın yazarken kendisini izleyen hayaletini düşünerek yazıyordu. S: 31 Julian’ın geçmişinde kaçmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu ama tam da bundan kaçıyordu: vasatlıktan, bir başına geçen sayısız kayıp saatten. S: 36 Aslında bir roman yazma isteği de yoktu, sadece anılarını üst üste yığabileceği uygun ve korunaklı bir alan bulmayı arzuluyordu. Hafızasını bir çantaya tıkmak ve bu çantayı ağırlığı sırtını sakatlayıncaya kadar doldurmak istiyordu. S: 38 "Merhaba, ben ölüleri olmayan bir aileden geliyorum." S: 52 Sevmekten vazgeçmek içi

Daha, Hakan Günday

Resim
“Okulda öğretmişlerdir. Nedir bilimin temeli? Etki ve tepki, değil mi? Ne demek biliyor musun? Doğadaki inatlaşma demek! Her şey bir inat meselesi. Özellikle de yaşamak.” (s.122) “Demokrasi, insanın ne tür bir hayvanla kafese kapatılacağını seçme özgürlüğüydü.” (s.133) “Bir liderin eriştiği güç, henüz kendisi hayattayken, adının verilmiş olduğu havaalanı, üniversite, stadyum, meydan, cadde, baraj, köprü ve yeni doğan çocuk sayısıyla ölçülebilir.” (s.170) “Savaşlarda düşmanın adı olmazdı. Düşman, düşman olarak bilinirdi! Çünkü bir adı olduğu fark edilince bir insan olduğu da hatırlanabilir ve savaş artık o kadar da soğukkanlı geçmeyebilirdi.” (s.364)

Azil, Hakan Günday

Resim
“Hiçbir şey, içini tıka basa doldurmuş kadından daha önemli değildi. Aşıktı.” (s.16) “Kurallar, buluşmaların gecikmesini yasaklar.” (s.20) “Düşünceler mükemmel ancak davranışlar kusurludur.” (s.31) “Düşünceler, duyguların çekim alanına girince bükülürler.” (s.33) “Pürüzsüz bir düşünce ağı kurabilmek adına duygularının boğazını sıktın. Bazıları kangren olup öldü, bazıları cılız hayatlarını sürdürdü. Zihin sınırları içinde düşüncenin duygudan başka düşmanı yoktu ve sen bunun farkındaydın.” (s.54) “Herkesin kayıp kıtasını keşfettiği bir an vardır.” (s.37) “Her ne kadar hiç kimse göründüğü gibi olmasa da, herkes göründüğü gibi olmaya çalışıyordu. Rahat gibi görünüyorsan rahat olmaya çalışıyorsundur. Görüntün, hayalindir. Nadiren gerçekleşir, ama en azından çabanın hangi yöne aktığı bellidir.” (s.77) “Laplace Markisi’nin sözünü hatırlıyorum: Bilmediklerimiz, bilemeyeceğimiz kadar çok. Tanrı’ın hala tanrıtanımaz bir anarşist olduğunu düşünüyorum. Ve insanın da

Malafa, Hakan Günday

Resim
“Satmak için ortada bir mal olması gerekmez. Satmak için bir alıcının olması yeter. Alıcı olduğunu bilmese bile.” (s.22) “Tevazu, iki kez iltifat almanın yoludur. Örnek: Ne kadar güzelsiniz! Hayır, değilim. Evet, öylesiniz. Etti iki!” (s.35) “Turistler, her şeye inanmak için valizlerini toplamış olan insanlardır.” (s.38) “Matematikle hesaplanan hayatlara biraz romantizm katmak için. Bu yüzden tatile çıkmıyor muyuz? Bu yüzden sinemaya gitmiyor muyuz? Bu yüzden birbirimize ‘seni seviyorum’ demiyor muyuz?” (s.67) “Düşünce, insanın ölümsüz olan tek organıdır. Sonsuza kadar, yeryüzünün sırtında zıplayan tenis topları gibi, bir kafatasından diğerine çarpar.” (s.105) “İlişki, boşlukların dolması ve dolulukların boşalması üzerine kuruludur.” (s.112) “İlk görüşte aşka inandığım gibi, son görüşte aşka da inanırım. Ölürken yanımda kim varsa ona aşık olarak terk edeceğim dünyayı.” (s.126) “Türkiye caza benzer. Bir sonraki notanın ne olduğunu tahmin edemezsiniz. Ve bu

Bilinmeyen Adanın Öyküsü, José Saramago

Resim
..., işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hâlâ, Geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz. S. 23 Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir. S. 26 Beğenmek, sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek. S. 29 ... çünkü işten evlerine dönen erkekler, midesi ve karnı doyurması gereken varlıkların sadece kendileri olduğunu zannederler. S. 33 Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin. S. 36 “Adayı görmek için adadan çıkmak gerektiğini, kendimizden çıkmadıkça kendimizi görmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.” S. 36 Bilinmeyen Ada nihayet denize açılmış, kendini aramak amacıyla. SON S. 58

Zargana, Hakan Günday

Resim
"Zor değil, dedi kendi kendine. İnsanları anlamak zor değil. Hepsinin de doğum izleri gibi karakter izleri var sağlarında sollarında. Biraz dikkatli bakmak yeter. Haritalara benzerler. Ölçeklerinin nerede yazıldığını bulana kadar korurlar esrarlarını. Sonra bir güneş kadar bilinir hayatları.” (s.13) “İnsan kendi hayatının içinde kaybolmuşken nadiren dikkat eder sabah kahvaltısında kaç dilim ekmek yediğine.” (s.43) “Matematiği kuvvetli değildi, ama çıkarlarını hesaplamasını iyi bilirdi.” (s.47) “Mutsuzluk, mutluluktan daha çok ses çıkarıyordu.” (s.52) “Bir insan ya gitmek ister ya da kalmak. Gidenler üzüntüyü çarşaf yapıp üzerine yatar ve o çarşaf üzerinde bin bir zevk içinde hayatla sevişir. Kalanlarsa vasat hayatlarını, bir ürünün taban ve tavan fiyatlarına benzeyen taban ve tavan duygular içinde yaşayarak yerleşik düzenin sokak lambaları haline gelir.” (s.53) “İnsanlar sadece sevdiklerini kaybedince üzülmezler. Adil olmayan her ölüme üzülürler.” (s.57)

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

Resim
"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kumral Ada Mavi Tuna, Buket Uzuner

Resim
“Akıl, aşk ve can! Bu üçü üçgendir. Her derde çare her yaraya merhemdir.” (Mevlana) “Dışarıda birileri ölürken, hiçbirimizin içi temiz kalamazdı.” (s.17) “Onu ilk gördüğümde yaşantımda çok önemli bir yer tutacağını sezmiştim. Bu tıpkı bir filmin daha ilk karesinden bütününü kavramak, sonunu tahmin etmek gibi bir duyguydu.” (s.63) “Zamanın geriye doğru akması huzursuzluğa neden olur.” (Nietzsche) “Belki de insanoğlu ve insan kızının kırmızı renge olan tutkusu ölüme kafa tutuşun bir simgesi olarak ortaya çıkmıştı. Kanın rengi sarı ya da yeşil olsaydı, tutkunun rengi de kırmızı olmayacaktı belki.” (s.65) “Yazar, insan denen hayvanların en yalnızıdır.” (Lawrance Durrell) “Bence sen dünyadan bile güzelsin Ada!” (s.165) “Bakışlarını kaldır ama bakma bana...” (Ingeborg Bachmann) “O gözlerini yumunca yeryüzündeki bütün yeşiller, sarı ve kahverengi ışıklar kayboldu. Yeşildeki mavi yüzünden olmalı, maviler de silikleşti.” (s.213) “Onu ele geçirmek yalnızca gü

Bonzai, Alejandro Zambra

Resim
Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia'nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia'ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio'ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat: S: 13 O gece, o ikinci gece, bütün bunlara rağmen Julio, Emilia'nın hayatındaki ikinci cinsel partneri, tıpkı annelerin ve psikologların biraz ikiyüzlülükle ifade ettikleri gibi, Emilia'nın ikinci erkeği oldu, ama buna karşılık Emilia, Julio'nun ilk ciddi ilişkisiydi. Julio ciddi ilişkilerden kaçınırdı, kadınlar değil ciddiyetten kaçardı, çünkü ciddiyetin en az kadınlar kadar, hatta kadınlardan daha da tehlikeli olduğunu biliyordu. S: 14-15 Julio ancak yirmili yaşlarında, sosyoseksüel eğilimler göstererek yaşıtı kadınlarla takılmaya başladı, bu alanda pek başarılı olduğu söylenemez ama bu başarı Isidora'yı terk etmeye karar vermesine yetti. Onu bırakacaktı, tıpkı sigarayı

Gecenin Sonuna Yolculuk, Louis-Ferdinand Céline

Resim
"İnsanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. Ruhlarını böyle oyalarlar. Bugün yaşadıkları haksızlıklardan intikam almak için geleceği bokla sıvamaya uğraşırlar kendi içlerinin derinliklerinde. Hem adil hem de ödlektirler aslında. Doğaları budur."  "Boşuna heveslenmemekte yarar var, insanların asında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. Herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize. İnsanlar o acılarından kurtulmaya çalışırlar çalışmasına, sevişme sırasında, onu ötekinin sırtına yıkarak, ama beceremezler tabii ve ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda tüm acılarıyla baş başa kalırlar ve bir daha denerler, bir kez daha acılarını kakalamaya çalışırlar, “çok güzelsiniz, küçükhanım" derler. Ne ki yaşam onları yeniden yakalayıverir, aynı küçük numarayı bir kez daha deneyinceye kadar, &q