Ana içeriğe atla

Bonzai, Alejandro Zambra


Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia'nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia'ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio'ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat:
S: 13

O gece, o ikinci gece, bütün bunlara rağmen Julio, Emilia'nın hayatındaki ikinci cinsel partneri, tıpkı annelerin ve psikologların biraz ikiyüzlülükle ifade ettikleri gibi, Emilia'nın ikinci erkeği oldu, ama buna karşılık Emilia, Julio'nun ilk ciddi ilişkisiydi. Julio ciddi ilişkilerden kaçınırdı, kadınlar değil ciddiyetten kaçardı, çünkü ciddiyetin en az kadınlar kadar, hatta kadınlardan daha da tehlikeli olduğunu biliyordu.
S: 14-15

Julio ancak yirmili yaşlarında, sosyoseksüel eğilimler göstererek yaşıtı kadınlarla takılmaya başladı, bu alanda pek başarılı olduğu söylenemez ama bu başarı Isidora'yı terk etmeye karar vermesine yetti. Onu bırakacaktı, tıpkı sigarayı ya da at yarışı oynamayı bırakır gibi. 
..., öbür yandan Emilia resmi olarak hayatının tek aşkı olacaktı, Isidora ise ancak ve ancak eski ve tatlı bir eğlence ve ıstırap kaynağı olarak kalacaktı.
S:18-19

... Julio'da Anita'yı rahatsız eden şey, arkadaşını değiştirmiş olmasıydı:
- Sen benim arkadaşımı değiştirdin. Eskiden böyle değildi.
- Sen hep böyle miydin?
- Böyle derken?
- Böyle işte, olduğun gibi.
Emilia uzlaştırıcı ve anlayışlı bir tavırla araya girerdi. Eğer hayatımı değiştirmeyecekse biriyle birlikte olmanın ne anlamı var? Aynen böyle dedi, hatta bunları şunları söylerken de Julio oradaydı: ancak hayatını değiştirecek ve mahvedecek birine rastladığında hayatın bir anlamı olur.
S: 25-26

Akıllı insanlar olduklarından meşhur olduğunu bildikleri bölümleri atladılar: bütün dünya bundan etkilenmiş ama ben ötekinden etkileneceğim. Okumaya başlamadan önce, önlem olarak, Kayıp Zamanın İzinde okuru için okuma deneyimini özetlemenin ne kadar zor olduğu konusunda anlaşmaya varmışlardı: Bu kitap okuduktan sonra bile insanı tereddütte bırakan kitaplardan, dedi Emilia. Bu her zaman yeniden okuyacağımız kitaplardan biri, dedi Julio.
S: 31-32

Swann'ların Tarafı'nda 372. sayfada kalmışlardı, tam olarak şu cümlede:
Bilmek her zaman engelleyebilme imkânı sağlamaz; ama hiç değilse bildiğimiz şeyleri, avucumuzun içinde tutamasak da zihnimizde kullanıma hazır bulundururuz ve bu da bize üzerlerinde hâkimiyet kurduğumuz yanılgısını yaratır.
S: 33

- Bunun en kişisel romanım olacağını söyleyelim. Öncekinden biraz daha farklı. Sana biraz özetleyeyim: adam bir gençlik aşkının öldüğünü öğreniyor. Her sabah olduğu gibi radyoyu açıyor ve ölüm ilanları arasında kadının adının da geçtiğini duyuyor. İki ad ve iki soyadı. Her şey böyle başlıyor.
- Hangi her şey?
- Her şey işte, bütün her şey. O zaman bir karar verir vermez seni ararım.
- Başka neler oluyor?
- Hiçbir şey, her zamanki terane. Her şeyin cehenneme kadar yolu var. O zaman seni bir karara varır varmaz arayacağım.
S: 52

- Romanın adı ne?
- Başlık üstüne konuşmamızı, tartışmamızı istiyor. Bir adam radyodan gençlik aşkının öldüğünü duyuyor. Her şey öyle başlıyor, bütün her şey.
- Devamı nasıl?
- Onu hiç unutmamış, en büyük aşkı oymuş. Gençliklerinde bir bitkicik yetiştiriyorlarmış.
- Bir bitkicik? Bonzai?
- Aynen, bir bonzai. Onları birleştiren sonsuz aşkı temsil etmesi için bir bonzai almaya karar veriyorlar. Sonra her şey mahvoluyor ama oğlan kızı unutmuyor. Hayatını kurmuş, çocukları olmuş, ayrılmış ama kızı asla unutmamış. Bir gün kızın öldüğünü öğreniyor. Ve onun anısına bir şey yapmak istiyor. Bir şeyin ne olduğunu henüz bilmiyorum.
S: 55

Romana bu adı verecek: Bonzai.
S: 56

Bu hikâyenin sonu bizleri büyülemeli ama büyülemiyor. 
S: 63

Bir kadın, genç bir kadın.
Maria'nın Emilia'ya dair öğrenebildiği tek şey bu. Ölen kişi bir kadın, genç bir kadın, arkasında duran birisi böyle söylüyor. Genç bir kadın kendini Anton Martin istasyonunda metronun önüne atmış.
...
Böylece kendini Emilia'nın hikâyesinden uzaklaştırmaya başlıyor. Maria, Fuentetaja kitabevi'nin yolunda gözden kayboluyor. Emilia'nın cesedinden uzaklaşıyor ve bu hikâyenin içinden sonsuza dek çıkıp gitmeye başlıyor.
İşte gitti.
Şimdi Emilia geride kaldı, tek başına, metronun işleyişini bozarak.
S: 67-68

Julio'nun hikâyesini bitirmek istiyorum ama Julio'nun hikâyesi bitmiyor, sorun bu.
Julio'nun hikâyesi bitmiyor ya da şöyle bitiyor:
Julio Emilia'nın intihar ettiğini bir ya da bir buçuk yıl sonra öğreniyor. Haberi ona, Anita ve kızlarıyla birlikte Bustamante Parkı'nda yapılan çocuk kitapları fuarına giden Andrés veriyor.
...
Tam birbirlerine veda ederlerken Julio ilk başta sorması gereken soruyu soruyor. Anita ona sinirli bir bakış atıyor ve cevap vermiyor. Kızlarla birlikte elma şekeri almaya gidiyor. Kalan Andrés oluyor ve hiç kimsenin tam olarak bilmediği upuzun hikâyeyi kötü şekilde özetliyor; bu sıradan hikâyenin tek özelliği onu kimsenin doğru düzgün anlatamaması. Andrés, Emilia'nın bir kaza geçirdiğini söylüyor, Julio tepki vermeyince, hiçbir şey sormayınca Andrés net bir bilgi veriyor: 
- Emilia öldü. Kendini metronun önüne attı ya da öyle bir şey, aslında ben de bilmiyorum. Öldü, onu Madrid'e gömdüler, bu kesin.
S:70-71

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Kardeşini Doğurmak, Büşra Sanay

Çocuk çocuktur, masumdur, paktır. Çocukluğunu yaşamalıdır. Çekin kirli ellerinizi, düşüncelerinizi onların üzerinden. s. 9 “Biliyorum ki duyarlı insanların sayısı hiç de az değil ama yeterli de değil; daha fazlasına ihtiyaç var.” s. 18 Eski toplumlarda anne hamileyse ve bi­ri erkek biri kız, ikiz bebek doğurmuşsa öldürülüyorlardı; çünkü anne karnında cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyordu! s. 19 Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyorlar. s. 24 Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. s. 25 Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadınla evlenip mutlu olduğuna inanan bir toplum. s. 32 Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler. s. 35 “Toplumsal cinsiyet eşitliğinde sınıfta kalmış bir top­lumuz, hikâyemiz bu ve Türkiye’nin iyi bir TERAPİYE ihtiyacı var.” s. 37 Kendi evinin içindeki in­sana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin