Metinler, Nilgün Marmara
Ey tiksinç Aydınlık! Kusuluyor senin için, bil! S. 13 “Dur” diyor, “hangi karşılık sana kucak açar, belli sayı için, sıfırdan kaynaklanan?” S. 21 Azınlık sorusu şudur; Kuraklık ana! Ben kimim’in arayışı kaç adım gider öz-tanıma? Engin bir su izinde yanıta vardığında, ne kadar bilebiliriz Kimiz’i? S. 23 Biz güven çağına gelmiş olmalıydık, artık! S. 25 Yinelenen bırakılmalarda ararken sesin tınısını el, bir sınırı hatırlıyor, sonsuz! S. 27 Bakışın olanağı kadar izledim sizi, yer karardığında uzanmıştım solgun ışıklar kayrasına. Mutluydum; bu bir cüret! ... Biz buyduk, şimdinin karışmış, evrende birbirine yansıyan bağı sürdüren nesneler dizisi gibi... Evet yıldızlar yalnız ve tek tek beliriyor haritalarında, ... Borçluyuz daha çok yaşamaya! S. 29 Sevinç sözcüğünün neyi, nasıl imlediği bilinemiyor hâlâ! Değerler şenliği uzaklarda sanılıyor, ötede olanda. Tüm anlar köpeksi bir zamana, düşkün bir kımıltısızlığa, aynılığa dönüşüyor, geride kalmanın tiksinç yalnızlığına! S. 31 ...