Azil, Hakan Günday
“Hiçbir şey, içini tıka basa doldurmuş kadından daha önemli değildi.
Aşıktı.” (s.16)
“Kurallar, buluşmaların gecikmesini yasaklar.” (s.20)
“Düşünceler mükemmel ancak davranışlar kusurludur.” (s.31)
“Düşünceler, duyguların çekim alanına girince bükülürler.” (s.33)
“Pürüzsüz bir düşünce ağı kurabilmek adına duygularının boğazını sıktın.
Bazıları kangren olup öldü, bazıları cılız hayatlarını sürdürdü. Zihin
sınırları içinde düşüncenin duygudan başka düşmanı yoktu ve sen bunun
farkındaydın.” (s.54)
“Herkesin kayıp kıtasını keşfettiği bir an vardır.” (s.37)
“Her ne kadar hiç kimse göründüğü gibi olmasa da, herkes göründüğü gibi
olmaya çalışıyordu. Rahat gibi görünüyorsan rahat olmaya çalışıyorsundur.
Görüntün, hayalindir. Nadiren gerçekleşir, ama en azından çabanın hangi yöne
aktığı bellidir.” (s.77)
“Laplace Markisi’nin sözünü hatırlıyorum: Bilmediklerimiz, bilemeyeceğimiz
kadar çok. Tanrı’ın hala tanrıtanımaz bir anarşist olduğunu düşünüyorum. Ve
insanın da çamurdan üretilmiş bir maymun olduğunu. İkisi bir araya gelince
mutlu bir son beklemek zor.” (s.85)
“Her insanın boşluğa doğma hakkı olmalıydı. Vatansız, toplumsuz, ailesiz ve
kişiliksiz olmak her insanın hakkıydı. Hiçbir insan genetik ve kültürel mirasın
baskısı altında yaşamaya mahkûm edilemezdi. Hiçbir insan, Tanrı’nın iyi
olduğuna inanmak zorunda değildi.” (s.100)