Ana içeriğe atla

Orospu Kırmızı, Umay Umay


Nerem varsa insan kalan... İşte orası acıtıyor.
S: 9

İyi şeyler bana gelmez. Hiçbir boktan anladığın yok.
S: 10

Seni bir tek dokunuş için ölümsüz yapıyorum. Ben de en az senin gibiyim. Ve en çok senin gibi.
S: 11

Cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum.
S: 18

Yolculuk uzun sürmez hiçbir zaman. Seni çok uzun düşünüyorum.
S: 19

Ben varoşların dansıydım, o prenslerin anarşisti. Ben çok zengin olmak istiyordum, o ise serseri. Ben onu sevenlerden nefret ediyordum, ama o herkese beni sevmelerini söylüyordu.
S: 27

Ölüyorum, annem bana hiç kızmıyor.
S: 34


Sana yazarak kurtuluyorum.
S: 38

Tamam sustum ama yazacağım.
S: 40

Kızıyordum, artık kızmıyorum. Bir şey oldu epey önce, kimsenin beni öldüremeyeceğini fark ettim. Affedilmeyecek ihanetlere tanık oldum. Affetmeyeceğim. Affetmenin, ne büyük uyum isteği ve palavra olduğunu fark ettim. Çok uyumsuzmuşum. Azıcık uyayım diye, ne fedakarlıklar yaptım, geçmiş olsun, affedemiyorum, etmeyeceğim de. Korku kendi cehenneminde debelensin, benim cehennemim başka.

Kalbim geriye alınamayan bir saat gibi, hatırladıkça sızlayan binlerce göze bölünüyorum.
S: 47

Yalan, ağdalı bir salyadır televizyon. Çabucak sızar odaya; bürokratların kravatına sıçrayan kanı temizler.
S: 48

Denizin üzerinde, kibrit kutularından bir ev kur bana.
Tuzlu su, bütün kibrit uçlarını sakinleştirir.

S: 49


Yetinmedim bir daha yazdım yazamayacaklarımı.
S: 50

Parçalanmış çocuk sesim, kurtaramazsın ki beni.
S: 50

Hayatımdaki o işaret kayıp gidiyor gökten; gündüze karşıysa yapayalnızım. Parlak bir hediye paketine sığdı kalbim. Çocukluğum, pabuçlarıma bulaşmış mürekkep lekelerini çıkartmakla geçti. Ayakkabılığa atılmıştı mucizem... Ona da sordum; ancak bir anı yanıt verebilir diye. Ama, bir anının yatışmamış öfkesini buldum.
S: 60

Artık özgürüm. Öyle yalnızım ki...
S: 65

Her aşk bir orospu yaratıyor. Bense beyaz duvaklar, dokunduğumda irkilen sırtlar çiziyorum. Ben de oluyorum, o senin kendin için korktuğun yerde.
S: 69

Öyle çok bavulumu toplayıp kaçtım ki kalbimden; şimdi parçalarım mı geride bıraktıklarım, yoksa kaçık çoraplarım mı bilmiyorum.
S: 70

Uyutmayacağım seni, ninniler büyütmüyor çünkü.
S: 71

Bir dilenci gibi yalvarıyorum ama yine de yanıt vermiyor sözcükler. Sözcükler bana kazık attı. Tek kelimeyle kazıklandım.
S: 91

Dur bir nefes alayım... Ve senin sevdiğin kadın olayım.
S: 91

Beni hangi mektuplarla örttüğüne bir bak. Islak fotoğraflara değiyorum; lanet okudu biri bana, onu aynada gördüm.

Kırmızı, sana sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı, hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım, birşeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.

Hayat, benden gizlediğin ellerini hangi cebinde saklıyorsun? 
S: 95



Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Kardeşini Doğurmak, Büşra Sanay

Çocuk çocuktur, masumdur, paktır. Çocukluğunu yaşamalıdır. Çekin kirli ellerinizi, düşüncelerinizi onların üzerinden. s. 9 “Biliyorum ki duyarlı insanların sayısı hiç de az değil ama yeterli de değil; daha fazlasına ihtiyaç var.” s. 18 Eski toplumlarda anne hamileyse ve bi­ri erkek biri kız, ikiz bebek doğurmuşsa öldürülüyorlardı; çünkü anne karnında cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyordu! s. 19 Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyorlar. s. 24 Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. s. 25 Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadınla evlenip mutlu olduğuna inanan bir toplum. s. 32 Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler. s. 35 “Toplumsal cinsiyet eşitliğinde sınıfta kalmış bir top­lumuz, hikâyemiz bu ve Türkiye’nin iyi bir TERAPİYE ihtiyacı var.” s. 37 Kendi evinin içindeki in­sana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin