Kâğıt Ev, Carlos Maria Dominguez

Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir. S. 11

“...onu hayattan alıp götürecek olanın yine bu olacağını bilemeden hayatını edebiyata adadı.” S. 12

Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz. S. 20

Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için. S. 22

“Bakın, bu eski bir tartışma konusudur. Kimse asıl olay yazarın yeteneğinde mi yoksa baskının güzelliğinde mi, tam emin olamaz. Farklı görüşler vardır fakat pek çok okurun kitabın iyi ve okunmaya değer olup olmadığını anlaması için patikalara bakması yeterlidir.” S. 26


Editörler iyi kitapların yokluğundan, yazarlar büyük yayınevlerinin yayımladığı “bok”lardan şikâyet ediyordu. S. 29

Bu tür insanlar tutkundur, okumak ve anlamak dışında bir kaygı gütmeden saatlerini geçirecekleri bir kitap için oldukça mühim paralar ödemeye hazırdırlar. S. 30


...sıradışı bir durum olduğunda insanlar her zaman bir şeyler uydururlar ve o saatten sonra neyin gerçek neyin kurgu olduğunu bilmek tam anlamıyla mümkün değildir artık. S. 35

“Burada kaç kitap var?” diye sordum. “Doğrusunu söylemek gerekirse artık saymıyorum ama herhalde on sekiz bin civarı. Kendimi bildim bileli birbiri ardına kitap satın alıp duruyorum. İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir, yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.” S. 38


Kitapları buluyor ve onların bizi başka bir yere götürmelerine olanak tanıyoruz. S. 39

...bazen sadece tek bir bölümü anlamak için yirmi kitap daha okumam gerekiyor. Bu işe kesinlikle bayılıyorum. S. 39


“Eline ne zaman para geçse kitaba harcardı.” S. 40

“Bakın, herkes yazamaz. Yani yazmaması gerekir.” S. 43

“Kütüphane zamana açılan bir kapıdır.” S. 44

“Kitaplar tarafından kapana kıstırılmış hissediyordu.” S. 47

“...bir koleksiyoncu için yangın sözcüğü düşlerin yanıp kül olmasıyla eşdeğerdir. Varlığını sadece sezdiğimiz bir tehlike gerçeğe dönüşür ve birinin hayatını sonsuza dek mahvedebilir. Muhtemel tehlikeyi hiç dillendirmezsek onun gerçekleşmeyeceğini varsayarız; kendimizi bu şekilde sakınacağımızı zannederiz.” S. 58

Kitaplar benim evim. S. 66

“Bir vazo, bir kahve makinesi yahut bir televizyon bir kitaptan çok daha önce eskir...” S. 69

"Arjantin'deki son askeri diktatörlük döneminde pek çok insan kitaplarını tuvaletlerde, banyolarda yaktı veya bahçelere gömdü. Adları kötüye çıkan ciltler, tehlike oluşturmaya başlamıştı. Kitaplar ve kendi hayatları arasında seçim yapmak zorunda kalan Arjantinliler kitaplarının cellatları olmayı seçtiler." S. 69

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

Yaşamak, Yu Hua

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali