Semerkant, Amin Maalouf
İnsanların kim oldukları sade adlarından mı anlaşılır sanıyorsun? Bakışlarından, yürüyüşlerinden, konuşma biçimlerinden de anlaşılır. s. 68
Cennet de cehennem de senin içinde. s. 93
Soyunu sürdürmeyi reddetmesinin nedeni, varoluşun ona taşınamayacak kadar ağır bir yük olarak gözükmesiydi. “Ne mutlu dünyaya hiç gelmemiş olana” deyip dururdu. s. 103
Onca düş kırıklığı onca pişmanlık, başka türlü yaşamak istediğim onca şey! s. 117
Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı olamaz. s. 122
İstediğin kadar şatafata gömül, insanlık halinin sefaletinden kurtulamazsın. s. 143
“Sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması?” s. 157
Keyfi idareye bırakılmış bir ülkede insanın hayatını dürüstçe kazanamayacağını anladım. s. 194
Ben, şayet yazılmamışsa, hiçbir yaprağın ağacından kopmayacağına inanırım. s. 218
Öyle anlar vardır ki vereceğin her karar kötüdür. Kötüler arasında, sana en az pişmanlık vereceği seç! s. 277
Zayıflar için haklı olmak suçtur. s. 309
- Gidiyorsun. - Evet. Ama başka türlü. - "Başka türlü" nasıl gidilir? - Seninle gidiyorum. s. 311