Ana içeriğe atla

Bilinç Dışı, Sigmund Freud

Acı hissi mazoşistik bir amaç olduktan sonra sadist acı verme amacı geçmişe dönük olarak oluşabilir; başka bir kişiye yöneltilen bu acıdan, acı çeken kişiyle özdeşim yaşanmasıyla mazoşistik bir biçimde zevk alınır. Her iki durumda da zevk alınan şey acı değildir, ona eşlik eden cinsel uyarımdır; bu durum özellikle sadistler için geçerlidir. s. 67

Dürtü içeriğinin karşıtına çevrilmesi yalnızca tek bir vakada gözlenebilir, sevginin nefrete dönüşmesinde. Bu ikili aynı anda genellikle aynı nesneye yöneltilir, öyle ki bu birlikte var olma hali bize duygusal ikircikliğin en önemli örneğini sunar. s. 73

Sevginin bir değil, üç karşıtı vardır. Sevmek ve nefret etmek dışında, sevmek ve sevilmek vardır, ayrıca sevgi ve nefret bir arada değerlendirildiğinde ilgisizliğin karşısında yer alır. s. 73

Söz konusu olan bir dürtü olduğunda, kaçmak bir işe yaramaz çünkü ego kendisinden kaçamaz. Daha sonraki bir evrede makul bir ret, dürtü etkilerine karşı iyi bir önlem olarak belirlenir. Bu kabul etmeme durumunun ön evresinde, kaçma ve kabul etmeme arasında, bastırma yer alır; bu psikanalitik çalışmalardan önce oluşturulmamış olan bir kavramdır. s. 83

Örneğin, bir dürtü temsilcisi bilincin etki alanından bastırma yolu ile kaldırılırsa bunun daha azgın ve coşkulu bir gelişim göstereceğini biliyoruz. Bu yanıltıcı yoğunluk, dürtünün hayal dünyasındaki ket vurulmamış gelişimi ve tatmin eksikliğinden kaynaklanan artışın sonucudur. s. 87

El üstünde tuttuğumuz nesnelerimizin, ideallerimizin en çok iğrendiğimiz şeyler gibi nasıl aynı algılardan ve deneyimlerden kaynaklandığını ve aslında bu iki şeyin nasıl birbirinden yalnızca küçük değişikliklerle ayrıştığını anlayabiliyoruz. Aslına bakılacak olursa, fetişlerin kaynağında keşfettiğimiz gibi, asıl dürtü temsilcisi ikiye ayrılabilir; bir kısmı bastırma sürecinden geçerken, bu yakın çağrışımdan dolayı diğer kısmı idealleştirme kaderini yaşar. s. 89

Bastırmanın hareketliliği uyku halinin psişik özelliklerinde de görülür, bu tek başına bile rüya oluşumunu mümkün kılar. Uyandığımızda geri alınarak biriktirilen bastırma enerjisi bir kez daha çıkarılır. s. 90

Temelde kırıcı olan bir düşünce belli bir yoğunluk seviyesine ulaşır ulaşmaz çekişme aktifleşir ve bu kesinlikle bastırmaya yol açar. s. 91

Bilinç dışı; diğer taraftan sadece gizil, geçici olarak bilinç dışı olmasına rağmen bilinçli olanlardan hiçbir farkı bulunmayan ve bastırılmış gibi ilerleme kaydeden ve bilinç düzeyine çıkmaları halinde diğer bilinçli olanlarla tamamen tezat oluşturacak eylemleri barındırır. s. 111

Duyuların, hislerin ve duyguların bilinç dışı olması imkansızdır. s. 119

Bir düşünce kelimelere dökülmüyorsa ya da psişik eyleme aşırı yatırım yapılmıyorsa o halde bu düşünce bilinç dışında bastırma halinde kalır. s. 154

İnkar, bastırılanı kabul etme şeklidir, aslında bastırmanın kaldırılması anlamına gelir, yoksa bastırılanın kabulü elbette değildir. s. 159

Bir şeyin düşüncesinin yalnızca var olması o şeyin gerçekten var olduğunun bir garantisidir. s. 161

Değerlendirme; hareket eyleminin seçimini belirleyen, düşünme için duraksamayı sonlandıran ve düşünceden harekete yol açan entelektüel bir eylemdir. s. 162

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Duygular Sözlüğü, Tiffany Watt Smith

“Bulutlara bakın, bir duygunun her şeyin rengini bir anlığına değiştirdiğini görebilirsiniz, birden gökyüzü kendini yeniliyor ve o renk kayboluyor. Kendi duygusal hava durumumuzu tanımak ve isimlendirmek en az bunun kadar garip bir iş.” s. 14 “Bazı duygular gerçekten dünyayı tek bir renge boyayabiliyor, araba kaydığında hissedilen dehşet ya da aşık olmanın getirdiği öfori mesela. Bazı duyguları ise bulutlar gibi, yakalaması epey zor.” s. 14 “Bazen duygular bize değil de biz duygulara aitmişiz gibi geliyor.” s. 15 “Duygulara öncelikle ve esas olarak birer biyolojik gerçekmiş gibi yaklaşmak bir duygunun gerçekte ne olduğunun yanlış anlaşılmasına yol açıyor.” s. 15 “Duyguların bastırılabilir ya da birikip dışa vurulabilir şeyler olduğunu Freud’un çalışmaları üzerinden düşünebilmeye başladık. Özellikle de çocukluk korkuları ya da   arzuları olmak üzere bazı duygular da zihinlerimizin en derinlerine çöküp saklanabiliyor ve ancak yıllar sonra rüyalarda ya da karşı koyulmayan istekler