Parçalanma, Emil Michel Cioran


Özgürlüğün fazlası, mutlaka özgürlüğü öldürür. s. 31

Terk edildikten sonra, sırf zevkine, final bölümünü dilediğimiz kadar zihnimizden geçirip durabiliriz. s. 44

Gökyüzünde çakan şimşek, bu defa bizimki olacaktır. s. 53

Aşağı bir insanla sohbet. Aslında vakit kaybı sayılmaz, insanlığın birkaç nesil sonra dönüşebileceği türü yakından seyretmek de büyük şans. s. 66

Kitaplar yaraları kanırtmalı, hatta yeni yaralar açmalı. Kitap tehlike arz etmeli. s. 67

Bilim öncesinde doğanlara ne mutlu; yakalandıkları ilk hastalıktan ölüp gitmek gibi bir imtiyaza sahiplerdi. s. 68

Var olmak bir intihaldir. s. 72

Istırap nedir? Silinmek istemeyen bir his, hırslı bir his. s. 72

Verdiğimiz her tavize, o anda farkına varmadığımız içten içe bir küçülme eşlik eder. s. 75

Mektubunda dünyada en sevdiği insanın ben olduğumu yazmış ama bir yandan da takıntılarımı bırakmamı, tutturduğum yolu değiştirmemi, başka biri olmamı, olduğum kişiyle ilişkimi kesmemi istiyor ısrarla. Yani ‘ varlığımı’ inkâr ediyor. s. 81

Ona duyduğum ilgiye karşı koymaya çalışıyorum, gözlerinin, yanaklarının, burnunun, dudaklarının tamamen çürüyüp kokmuş halini gözümün önüne getiriyorum. Hiçbir şey değişmiyor. s. 89

Aile kurmak. Sanırım imparatorluk kurmak bana daha kolay gelirdi. s. 93

Mücadelem dünyayla değil, çok daha büyük bir kuvvetle, üzerimdeki dünya yorgunluğuyla mücadele ediyorum. s. 97

Bomboş şeylere tutunuyor insan. s. 104

Biraz olsun kasvet barındırmayan her şey, mutlaka bayağıdır. s. 107

İnsan insandan nefret eder; kanıt mı lazım? Bir kalabalığın ortasına düşmeniz yeter. s. 110

Bizi neyin beklediğini tamı tamına bilseydik, hiç kimse devam etme çabasına tenezzül etmezdi. s. 111

Her şey zamanın tehdidi altında. s. 112

Gecenin bir yarısı, bir kitaba kendini kaptırıp gitmekten daha havai bir hal olabilir mi? s. 114

İnsan yolunu şaşırmış bir hayvandır. s. 119

Hiçbir dostluk abartılı dürüstlüğü kaldıramaz. s. 119

Hayat aşağı yukarı sıkıntıdan ibarettir. Fakat hayatın kıymetini de ancak sıkıntı sırasında ve sayesinde fark ederiz. s. 122

Hayata nasıl katlanılır? İnsan kendine nasıl katlanır? İşte kimselerin cevaplayamayacağı esas soru. s. 124

Altmış ya da seksen yaşında ölmek on ya da otuz yaşında ölmekten daha zor. Hayata alışmak, işte zor olan bu. s. 124

Her şey hiçtir, hiçlik bilinci de dahil. s. 126

Anda yaşamak mümkün değil, ya gelecekte ya geçmişte, ya endişe ya pişmanlık içinde yaşanıyor! s. 127

Hayattaki en büyük başarım hâlâ hayatta olmak. s. 128

Mutluluk, elde etmek ve haz duymakta değil, arzulamamaktadır. s. 130

"Gelmelisiniz, yoksa bir daha görüşmeden ölebiliriz."
"Her halükarda illa öleceksek... görüşmemizin ne manası var ki?" s. 141

Yaşlılık; yaşamış olmanın cezası. s. 143

Acı çekmediğimiz sürece sahte bir dünyada yaşarız. Acı çekmeye başladığımızdaysa hakikatin dünyasına gireriz. s. 147

Dünya yerinden oynasa insan servet, şan, şöhret peşinde koşmaktan vazgeçmiyor. s. 150

İnsanlara ve eşyalara bağlanmak ne büyük delilik. s. 151

Özgürlüğün de çürümenin olduğu gibi dereceleri var hakikaten. s. 153

Dünyanın bizim isteğimize uygun olup olmaması bize bağlıdır. s. 156

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

Yaşamak, Yu Hua

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali