Hep aynı yüzler, aynı mekan, aynı konuşmalar, aynı sorunlar. Her şey değiştiği oranda birbirine benziyordu. Sonunda da insan, diri diri gömülmüş hissine kapılıyordu. Dostluk, önemli tarihsel olayların heyecanı... Tüm bunlara gereken değeri vermişti. Ama şimdi, başka şeylere gereksinim duyuyordu. Öylesine şiddetli bir gereksinimdi ki, bunu anlatmayı denemek bile anlamsızdı. s. 17
Tanrıyı hiçbir zaman aramadım; benden dünyevi yaşamımı çalıyordu. s. 36
Mutluluğu tatmanın yaşı yoktur! s. 39
... yaşama, ölüme, dünyaya ve dünyanın tüm korkunçluklarına uyum sağladım. Bu, benim işte! Ben, yani hiç kimse! s. 43
Bazı şeyleri zamanında feda edersek, ileride bize acı vermelerini engellemiş oluruz. s. 53
Ben kitaplara çok değer veriyorum, belki de biraz fazla. Geçmişte kalan günlerimde onları gerçek dünyaya yeğlerdim. s. 73
Bazı insanlar vardır, onları gördüğünüz zaman kendilerine nasıl tahammül ettiklerini düşünürsünüz. s. 109
Zaten genç kızlara hiç katlanamam. Ama genç kız gibi görünen bir kadın çok çekicidir. s. 110
Birlikte sürdürülen bir yaşam, bir insanı ne kadar özgür kılıyorsa o kadar işte. Oysa benim için özgürlük, her şeyden önce yalnızlık demek. s. 124
Ah! Beni yaşamak öldürüyor. s. 170
Ne olursa olsun, insanın düşüncesini açıklaması en doğal hakkıdır. s. 200
(...) insanlar kendilerini biraz fazla ciddiye alırlar. Aslında ne davranışlarımızın ne de dünyanın pek bir ağırlığı vardır. Hafif, dayanıksız bir dünya işte. s. 224
Karşısındakini yargılamak, ihanet etmekten farksızdır. s. 334
"Fazla bir şey beklememeli," diye düşünüyordu. Azla yetinince, insan hayatın tadına daha iyi varabiliyordu. s. 365
İnsanlar değişir, inan bana! Düşünceler ve duygular da. Bunu er geç kabullenmen gerekecek. s. 408
Zenginlik her zaman ortadadır, gözler önündedir yani. Yoksulluksa daha özeldir, daha kendine dönüktür. s. 481
Zaman öldürmek gerekiyordu; evet, ama zaman da beni öldürecekti bu arada. İşte sahip olduğumuz gerçek uyum buydu! s. 535
Yanlışlarımızın bedelini her zaman ödemişizdir. Ama alacaklılar bazı kapılara hiç uğramazlarken, bazılarını iyice zorlarlar. Haksızlık bu! s. 548
Savaş ölüm gibidir ve ona hazırlıklı olmanın hiçbir anlamı yoktur. Ama uçak baş aşağı gitmeye başlayınca, dehşete kapılmış bir yolcu olmaktansa, durumu kurtarmaya çalışan bir pilot olmayı yeğlerim. s. 582
Hiç kimseyi memnun edemiyorum. Beni kınayan kınayana. s. 584
Birini mutlu edebilmek! İşte somut olan budur. Bu sağlam duyguya insan kendini tüm içtenliğiyle verseydi, karşılığını mutlaka alırdı. s. 589
Aşk gibi duygular aldatıcıdır, dostluksa yaşam gibi geçicidir. Ama nefret, birini yakaladı mı bırakmaz ve ölüm kadar kesindir. s. 619
Kimseye güven kalmadı artık. s. 620
İnsan alkolle yanlışlarını, doğrularını, nefreti, her şeyi unutabilirdi. s. 632
Zaman zaman insan kendini kaybetmeli ve tekrar arayıp bulabilmeli. Hiçbir risk almayan, hiçbir şey elde edemez. s. 686
İnsan yalan söylese de, söylemese de gerçek asla bilinemez. s. 709
İnsan sevince özgür olamaz. Ama üstünüzde hak iddia eden birini sevmekle kendine hiçbir hak tanımayan birini sevmek oldukça farklı şeylerdir. s. 715
Size sormak istediğim bir şey var: Beni tanıdığınıza hiç pişmanlık duydunuz mu? s. 715
Dünyayı fazla ciddiye alıyorsun. s. 744
Kişisel ahlaki değerler diye bir şey yoktur! s. 781
Kaderimi milyonlarca kişinin arasından sadece bir tanesine bağlamak için aklımı yitirmiş olmalıydım. s. 813
Ağlayan bir kadına ne yapılabilir ki? s. 847
Birini mutlu edebilmek! İşte somut olan budur. Bu sağlam duyguya insan kendini tüm içtenliğiyle verseydi, karşılığını mutlaka alırdı. s. 872
Savaş ölüm gibidir ve ona hazırlıklı olmanın hiçbir anlamı yoktur. Ama uçak baş aşağı gitmeye başlayınca, dehşete kapılmış bir yolcu olmaktansa, durumu kurtarmaya çalışan bir pilot olmayı yeğlerim. s. 912
Biliyor musun, cenneti düşleyip duran insanlar var ya... Ayakları bir ucundan basmaya görsün, bir anda tüm hevesleri kayboluverir. s. 916
Diğer günlerden hiçbir farkı olmayan bir gün ve görünürde gök masmavi. Ama devasa bir boşluk bu. Her şey sessizlik içinde. Belki de kalbimin sessizliği bu. İçimde artık kimseye ve hiçbir şeye karşı sevgi kalmadı. Bir zamanlar "Dünya kocaman, zenginliklerle dolu; onları tatmak için bir ömür yetmez," diye düşünürdüm. Şimdiyse kayıtsızlıkla bakıyorum çevreme. Sanki kocaman bir sürgün alanıymış gibi. Beni asla tanımayacak milyarlarca insandan, uzaktaki galaksilerden bana ne! Benim için tek önemli olan, kendi yaşamım; o da artık önemini yitirdi. Bu dünyada yapacak hiçbir şey bulamıyorum. s. 919