At Çalmaya Gidiyoruz, Per Petterson

Artık zamanın benim için önemli olduğunu hissediyorum. Daha hızlı ya da yavaş geçsin diye değil, yalnızca zaman olsun diye; içinde yaşadığım, fiziksel olaylar ve etkinliklerle bölebildiğim bir şey olarak benim için belirginleşsin ve farkına varmadan geçip gitmesin diye. S. 13

..., çünkü her şey dünyaya bakmak için hangi yolu seçtiğinize bağlıydı; ... S. 26

... o kadar erken yaşamını yitirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünüyordum. Yaşamını yitirmek, sanki elinde bir yumurta varmış, sonra yumurtayı bırakmışsın, yere düşüp kırılmış gibi; bu duygunun başka hiçbir şeye benzemediğini anladım. S. 54

... bu dünyada her şey en sonunda bir dengeye ulaşır, tanrıların gülümseyebilmesi için başlangıçta bozulan dengenin yeniden kurulması şarttır. S. 61

İnsanlar onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar, sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular, –duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak, sizinle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak, böylece artık güvendesiniz. S. 66

Eğer iyi bir hafızanız varsa filmlere bakarak çok şey öğrenebilirsiniz, insanların işleri nasıl yaptıklarını, bu işlerin nasıl yapılmış olduğunu görebilirsiniz, ama modern filmlerde çok fazla iş yapılmıyor, yalnızca fikirler var. Zayıf fikirler ve mizah dedikleri birtakım şeyler, artık her şeyin gülünç olması gerekiyor. S. 70

İşin ilginç yanı, daha sonraları pek çok kez herkesin sevdiği insanların genellikle biraz silik, yumuşak, kimseyi kızdırmamak için ellerinden geleni yapan insanlar olduğunu görmüştüm. S. 119

Ama sonradan rahat etmek isteyen birinin arada sırada birtakım büyük riskler de alması gerekir, diyordu Franz. S. 157

Hayal kırıklığı ağzımda bir kül tadı bırakıyor, ben buraya gelmek istemiyordum. S. 163

Bu manzara soluğumu yavaşlatıyor, beni sakinleştiriyor, eminim binlerce yıldır insanları böyle sakinleştirmiştir: Bırakın kurtlar ulusun, ateş yanan yerde güven vardır. S. 166

Sanki bir perde inip bir zamanlar tanıdığım her şeyi örtmüştü. Yaşama yeniden başlamak gibiydi. Renkler farklıydı, kokular farklıydı, şeylerin içimde yarattığı duygular farklıydı. Yalnızca soğuk ve sıcak, aydınlık ve karanlık, mor ve gri farklı değildi, korkmam ve mutlu olmam bile değişmişti. S. 199

Canımızın ne zaman acıyacağına gerçekten kendimiz karar veririz. S. 214

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

Yaşamak, Yu Hua

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali