Birbirlerini anlıyorlardı, ayrı ayrı yaşamışlardı ve ayrı ayrı ölmek istiyorlardı. S. 11
Geriye kalan ve onları bağışlamasını sağlayan tek şey sevgisiydi. S. 19
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür. S. 24
Ticaret işi böyledir: Kendinizi tedavi ettirmeye zaman bile bulamadan ölür gidersiniz. S. 26
… Karısı onu teselli
edip, tavsiyelerde bulundu. Yalnız kalıp sıkılacak olursa tekrar evlenebilirdi;
yalnız yaşı biraz geçkince bir kadın seçmeliydi, çünkü dul erkekleri seçen genç
kızlar onlarla paraları için evlenirdi. S. 29
Ölünün huzurunda bütün
kavgalar biter. S. 30
Sefalet yüzünden komodin
boşalmıştı, ne kadar çamaşır varsa rehincideydi. Bir akşam masayla iki
sandalyeyi de satmışlardı. Charlot yerde yatıyordu; ama hastalandığından beri
yatağı ona vermişlerdi, orada da hiç rahat değildi çünkü şiltedeki yünden avuç
avuç alıp iki yüz elli gramını dört-beş kuruşa bir eskici kadına götürmüşlerdi.
S. 34
İkinci akşam annenin son gömleği de sattılar; üçüncü gece eczacının borcunu ödemek için hastanın altından birkaç avuç yün daha çekip aldılar. Sonra her şey bitti, geriye hiçbir şey kalmadı. S. 35
“Onu bu rutubetli hava bitirdi,” dedi doktor.
İkinci akşam annenin son gömleği de sattılar; üçüncü gece eczacının borcunu ödemek için hastanın altından birkaç avuç yün daha çekip aldılar. Sonra her şey bitti, geriye hiçbir şey kalmadı. S. 35
“Onu bu rutubetli hava bitirdi,” dedi doktor.
Morisseau yumruğunu
havaya kaldırdı. Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
S. 36
Yaşlanınca dilsiz olmuştu
adeta. Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu. S. 42