Ana içeriğe atla

Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın, Juniçiro Tanizaki

Neticede, insanın başına gelecekleri yalnızca Tanrı bilir ve başka insanların mutluluğunu kıskanmak, onların mutluluğundan nefret etmek aptallığın daniskasıdır. S. 7

Kedilerin kişilikleri hakkında pek bilgi sahibi olmayan insanlardan kedilerin asla köpekler kadar sevecen olmadığına, soğuk ve bencil olduğuna dair sözler duyduğunda, "Bunca yıl yalnızca bir kediyle yaşamamış olsaydım, bir kedinin ne kadar çekici ve sevecen olabileceğini asla idrak edemezdim," diye düşünürdü. S. 40

Beraber on yıl geçirdiğinizde, karşınızdaki kedi bile olsa, güçlü bağlar geliştirmeniz kaçınılmaz olur. S. 42

 Başlarından onca şey geçen insanların yüzleri, kişilikleri değişmiyor mu? Kedilerinki neden öyle olmasın? S. 44

Hâlâ küçük, masum bir kedi olsaydı kolayca uzlaşırdı belki. Yaşlı kediler, yaşlı insanlar gibi inatçı oluyordu demek ki. Tamamen farklı âdetleri ve kuralları olan yeni bir ortama girmek şaşırtıcı hatta ölümcül şoka sokan bir şey olmalıydı. S. 54

Eğer birinin size güvenmesini istiyorsanız önce siz ona güvenmelisiniz. S. 55

Fakat vaktinde lanet ettiği bu kötü kokuya şimdi eski hoş anıları canlandırdığı için minnet duyuyor ve biraz da kokusu yüzünden nefret ettiği kediyi, aynı nedenle bağrına basıyordu. S. 63

Geceler geceleri kovalarken, Şinako bir kedinin nasıl bu kadar cana yakın olabileceğine hayret ediyor ve eskiden nasıl bunu fark etmemiş olduğuna hayıflanarak ufak tüylü yaratığa sarılıp uyuyordu. S. 69

Kedilerin kendi bilgelikleri vardır ve bir insanın kendilerine karşı ne hissettiğini hemen anlarlar. S. 70

Sadece Lili, hüzünlü gözleriyle esaretin zincirlerini parçalayarak ona huzur verebilirdi. Şozo, kedinin içinde saklayıp diğer insanlara doğrudan anlatamadığı kederi ve mutsuzluğu anlayabilecek tek insanın da kendisi olduğuna emindi. S. 85

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Kardeşini Doğurmak, Büşra Sanay

Çocuk çocuktur, masumdur, paktır. Çocukluğunu yaşamalıdır. Çekin kirli ellerinizi, düşüncelerinizi onların üzerinden. s. 9 “Biliyorum ki duyarlı insanların sayısı hiç de az değil ama yeterli de değil; daha fazlasına ihtiyaç var.” s. 18 Eski toplumlarda anne hamileyse ve bi­ri erkek biri kız, ikiz bebek doğurmuşsa öldürülüyorlardı; çünkü anne karnında cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyordu! s. 19 Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyorlar. s. 24 Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. s. 25 Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadınla evlenip mutlu olduğuna inanan bir toplum. s. 32 Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler. s. 35 “Toplumsal cinsiyet eşitliğinde sınıfta kalmış bir top­lumuz, hikâyemiz bu ve Türkiye’nin iyi bir TERAPİYE ihtiyacı var.” s. 37 Kendi evinin içindeki in­sana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin