Ana içeriğe atla

Hippi, Paulo Coelho


... çünkü insan seyahat ederken yaşamının geri kalanında işe yarayacak her şeyi öğrenir, yeter ki bu amacını anne-babasına açıklaması gerekmesin. (s. 27)

Falcıların başlıca görevlerinden biri de müşterilerinin duymak istediklerini söylemektir. (s. 29)

Tanrı, insan denen varlığa söylemek istediği her şeyi karşısına koymuştur. (s. 38)

Merhamet zor bir sanattır. (s. 53)

Zaman daireseldir ve daima aynı noktaya döner. (s. 63)

Katillerin en kötüsü, yaşam sevincimizi öldürendir. (s. 64)

Bir gün -uzak bir gelecekte bir gün- devletler "uyuşturucu sorunu" adını verdikleri şeyi çözmenin tek yolunu her şeyi serbest bırakmak olduğu sonucuna varacaklardı. (s. 64)

Erkekler. Dünyaya hükmettiklerini zannederler ama eşleri, sevgilileri, anneleri ne düşünüyor öğrenmeden şurdan şuraya adım atamazlar. (s. 67)

..., parktaki çıplak kızlara hiç dönüp bakmaya tenezzül bile etmiyorlardı, çünkü çıplaklık ceza veya baskı gerektiren bir şey değildi, herkes kendi bedeninin sahibiydi ve canının istediğini yapmakta özgürdü. (s. 80-81)

Bugün hayatının geri kalanının ilk günü.
Basit bir hayal bile bin gerçekten daha güçlüdür.
Her hayal bir hayalperest ile başlar. 
...
Hayal kendiliğinden olan bir şeydir, hayal kurmaya cesaret edemeyenler için tehlikelidir. (s. 81)

... sonunda hayaller kazanacaktı. (s. 81)

Eskiler hayatın hızlı aktığını, değişimlerin ise sürekli ve kalıcı olduğunu söylerlerdi. Her şey hep olduğu gibi kalsaydı kâinat diye bir yer de olmazdı. (s. 121)

Ama alışması gerekecekti — yaşamak alışmaktır. (s. 124)

Eleştirilere kulak asmak, eleştiren kişiyi güçlendirmek demekti. (s. 136)

İnsanların banyo yapmadığımızı sanmaları ne komik. Büyük ihtimalle, bizi suçlayan burjuvaların hepsinden daha temiziz. (s. 136)

Ruhani deneyimler tek bir yere bağlı değildir. Tanrı her yerdedir. (s. 140)

"Benim ruhum sensin, sağ salim dönmen için her gece dua edeceğim, buluşacak ve bir daha asla ayrılmayacağız, çünkü sen beni hak ediyorsun ben de seni," diyememişti. (s. 147)

İyiliğin kurtarıcı ve koruyucu bir yönü olduğunu keşfetti. (s. 160)

Dans her şeyi dönüştürür, talepkardır ve kimseyi yargılamaz. Özgür olan insan dans eder. (s. 166)

... insanların ortak diline güzellik denir. (s. 175)

Her şeyin değişmesini istiyordu, fakat kendini değiştirmeye gücü yetmiyordu. (s. 177)

Güneşe hürmet et. Bırak ruhunu ışığa boğsun, çünkü bilgi bir sanrıdan ibarettir, aslolan vecit halidir. Bilgi içimizi suçlulukla doldurur, vecit haliyse Kainatın varoluşundan önce ve yok oluşundan sonra olduğu Şey ile irtibata geçmeni sağlar. Bilgi, yanı başında berrak sular dururken kumla yıkanmaya benzer. (s. 187)

İnsanlar yalnızca istedikler şeyi duyarlar, asla kimseyi ikna etmeye uğraşma. (s. 188)

Göğe ulaşıp yanıma kadar gelmek mi istiyorsun? Uçmak için iki kanadını birden kullan: bir disiplin, öbürü merhamet. (s. 188)

Tapınaklar, kiliseler ve camiler dışarıda olup bitenlerden korku duyan insanlarla doludur. (s. 188)

Konuş, ama kimseyi ikna etmeye çalışma. (s. 189)

Doğum kontrol hapı icat edildiğinden beri cinselliğin özgürce yaşanmaması için hiçbir neden göremiyorum. (s. 193)

Gerçek devrimciler okul bitirmek, diploma sahibi olmak gibi şeyleri hiç kafaya takmazlardı. (s. 208)

İnsan söz konusu olduğunda iğrençliğin sınırı yoktu. (s. 212)

İstanbul keşfedilmeyi bekleyen bir dünya. (s. 219)

Sevgisiz bir hayat nedir ki? Meyve vermeyen bir ağaçtır. Rüyasız bir uykudur. (s. 230)

...dünya sevenlere daima cömert davranır; sevgi kötülüğü iyiliğe, yalanı doğruya, şiddeti barışa götürür. (s. 235)

Yoksa insan birini sevdiğinde herkesi sevmeye mi başlardı? (s. 236)

Ve adım atmadan yürüyebileyim, bakmadan görebileyim, kanatlarımın çıkmasını dilemeden uçabileyim. (s. 258)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Kardeşini Doğurmak, Büşra Sanay

Çocuk çocuktur, masumdur, paktır. Çocukluğunu yaşamalıdır. Çekin kirli ellerinizi, düşüncelerinizi onların üzerinden. s. 9 “Biliyorum ki duyarlı insanların sayısı hiç de az değil ama yeterli de değil; daha fazlasına ihtiyaç var.” s. 18 Eski toplumlarda anne hamileyse ve bi­ri erkek biri kız, ikiz bebek doğurmuşsa öldürülüyorlardı; çünkü anne karnında cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyordu! s. 19 Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyorlar. s. 24 Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. s. 25 Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadınla evlenip mutlu olduğuna inanan bir toplum. s. 32 Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler. s. 35 “Toplumsal cinsiyet eşitliğinde sınıfta kalmış bir top­lumuz, hikâyemiz bu ve Türkiye’nin iyi bir TERAPİYE ihtiyacı var.” s. 37 Kendi evinin içindeki in­sana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin