Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Ece Temelkuran


“Belli ki dünyayla başa çıkan ama kalbiyle baş edemeyen bir kadındı.” (s.10)

“İnsan, o da eli iyi gelmişse, hayatta kendini bir kere bütünüyle görür. Ömrün gerisi ya o sahneye yeniden kavuşmak için geçer ya da ondan kaçmakla.” (s.39)

“Işığın bir sesi olmalı. Yoksa sivrisinekleri karanlıkta daha iyi duyuyor olmazdık. Işığın bir kütlesi olmalı. Yoksa karanlıkta daha iyi sevişiliyor olmazdı.” (s.93)

“Yapmanız lazım gelenler ortadan kalkınca, olmanız lazım gelen kadınlar olacaksınız. Etrafınıza bakın. Göreceksiniz ki hayat bizim nefesimizde.” (s.124)

“Hakikatte kadınlar, bu alem içinde başka bir alemde yaşarlar. İçine aşklarını ve büyülerini üfledikleri bir alemdir bu. Erkekler biteviye o alemi hırpalar, yıkar. Kadınlar ise yeniden üfleyerek nefesleriyle kurarlar o alemi. Kadınlar, erkekleri de üfleyerek var ederler. Bir erkek, bir kadının nefesi kadardır; başka hiçbir şey değildir.” (s.126)

“Bir insan bu kadar mı hevesli olur yaşamaya, ortada bir hayatı bile yokken.” (s.141)

“Ah! Tanrılar, kendi hikayesini yazabilen ölümlüleri eşitleri gibi severler. Sen de biliyorsun ey gezgin. Gemiye binersin, çünkü gitmekten başka gidilecek yer yoktur.” (s.173)

“Evlilik, tatlı hanımefendi, porselen takımların desenlerini adamın yüzünden daha çok gördüğün bir münasebettir.  Benim ise, şükür ki, her zaman porselen takımlardan daha heyecanlı şeyler oldu hayatımda. Çin porselenlerinden daha desenli adamlar!” (s.194)

“Sendeki sende kalacak. Kimse ile ilgili değildi, kimse ile ilgili olmayacak. Aşk onunla ilgili değildi, olmayacak. Yerine başkası gelecek, aşk hep sende kalacak. Gelecek olana yer aç.” (s.203)

“İnsan kendini durup dururken sevemez. Palavra o işler. İnsan kendini ancak bir tanrı onu severse, birinin onu sevdiğine inanırsa sevebilir. İnanmalısınız yoksa delirirsiniz.” (s.205)

“Tanrı bulutlarla bir şey yazmış ama okursam delirecekmişim.” (s.216)

“Güzelcik, onu affedemezdin. Onu affetseydin, kendini affedemezdin.” (s.225)

“Yaralar bir kere açılınca, yarasız olmak diye bir şey yok.” (s.226)

“Kızlar yetiştiriyorum yabancı. Erguvan ağaçları gibi. Erguvanların kıymetini bilmeyen ve mineleri görmeyen erkeklerden uzak durmaları için uyarıyorum onları. Onlara şarkı söylemeyi, şiir yazmayı, çiçeklerden yemek yapmayı ve kılıç sallarken tanrılar gibi zarif olabilmeyi öğretiyorum. Alt etmekten keyif almayı, karacalar gibi koşmayı, yunuslar gibi yüzmeyi ve Fenikeli kadınlar gibi dans etmeyi öğretiyorum. Büyüleri öğretiyorum onlara. Kız kardeşleriyle yaptıkları büyülere güvenmeyi. Erkeklerden korkmuyorlar yabancı, kendilerinden korkuyorlar.” (s.236)

“Hayalinden daha eksik olma, beni utandırma.” (s.237)

“Sende kudretimi değil, aşkımı deneyeceğim, yemin ettim. Bana en kıymet bilen kalbinle gel.” (s.237)

“Sarsmayan fırtınalar, yıkmayan dalgalar, yakmayan yıldırımlarla geçecek zaman, yabancı, anladım. Gel ve bir mana ver.” (s.237)

“Aşk, kadınlar yorulunca biter. Kadınlar bir adamı değil, bir mezarlığı terkeder.” (s.244)
“Bir kadının yaşayabileceği en güzel hayatı yaşadım. Yıllar böyle geçti. Ben yaşlanmıyordum. Çünkü, dedim ya, bir kalbim yoktu, sadece ayakkabılarımın üzerinde yaşıyordum.” (s.247)

“Aşk bir tereddüt anında gelir hanımlar. Bir küçük tökezleme ve işiniz biter.” (s.247)

“Aşk hanımlar, yoklukla oynanan bir oyundur.” (s.248)

“Eğer bir erkek hiçbir şey söylemiyorsa, sanma ki aklından neler neler geçiyor da söylemiyor. Bir erkek bir şey söylemiyorsa, söyleyecek bir şeyi olmadığındandır. Aman unutma. Hele ki akıllı kadınlar karşısında tek silahları susmaktır.” (s.264)

“Büyük hikayeleri olan bir kadın o, hiçbir şeye bakarken bile birçok şey görüp anlatacağı kimse olmadan yaşamak zorunda.” (s.274)

“Kesinkes yalan, insanın kendi kendini sevmesi meselesi, kim uydurduysa. İnsan ancak sevilince öğreniyor kendini sevmeyi.” (s.275)

“Amira, bize kadınları nasıl seveceğimizi anlatan bir kitap lazım. Yoksa hep böyle şapşal ve kavruk kalacağız. Bize kadınların nefesini genişletecek, o nefesin rüzgarına yelken açmamızı öğretecek bir kitap lazım. Yoksa biz ne kadar sevilsek tamir olmayız.” (s.323)

“Biri bana sarılırsa ayakta duramam. Çünkü... Çünkü kalbim ablukada kalır o vakit. Düşmana teslim olmak daha kolay. Onurun kırılır en fazla, ama beni seven birine teslim olursam... Esir düşerim.” (s.379)

“Sana söyledim. Yazı yazanlar yalnız kalır. Dikkat et. Denizin ortasında bir başına kalırsın.” (s.406)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

Yaşamak, Yu Hua

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali