Ana içeriğe atla

İklimler, Andre Maurois

"Daha mutlu olmasını istediğimiz bir geçmişi yadsıyarak onu yeni karşılaştığımız insanlar için değiştirebileceğimizi ummamız bu insanların çekiciliğinden ileri gelir." (S:9)

"Kadınlar bedenlerini nasıl verirlerse, erkekler de ruhlarını öyle verirler: Bölge bölge, en açıktan en gizliye doğru." (S:9)

"Kadınlara fazla önem vermemeli, ama onlara baktıkça heyecanlanmalı, böylesine ufak şeyler için böylesine hoş bir duygu duyabildiğimiz için kendimize hayran olmalıyız." (S:15)

"Yaşam hepimize aşkta alçakgönüllülüğün kolay olduğunu öğretir. Bazı bazı en nasipsizler beğenilir; en çekiciler başarısızlığa uğrar." (S:17)

"Erkeklerin beğenileri, yaşamlarından gelip geçmiş kadınların bulanık birbirine karışmış imgelerini sakladığı gibi, kadınların kafası da kendilerini sevmiş olan erkeklerin birbiri ardından getirdiği tortulardan oluşmuştur. Çoğu zaman, bir kadının bize çektirdiği korkunç acılar, başka birinde uyandırdığımız aşkın dolaylı yıkımının nedeni olur." (S:18)

"Bilinmedik bir öz, kendimizi durmuş oturmuş bir kimyasal bileşime dönüştürmemiz için oluşumumuzda eksik olan bir öz çıkarırlar da ondan severiz insanları." (S:24)

"Biz gerçek olduğuna inandıktan sonra, aldığımız haz yalancı olmuş olmamış, ne çıkar..."(S:36)

"Olduğum gibi görünmek istemem herkese." (S:37)

"Belki de insanları en çok bölen şey, kimilerinin her şeyden önce geçmişte, kimilerinin de yalnız içinde bulundukları dakikada yaşamalarıdır." (S:39)

"...bir kadının bizde uyandırabileceği düş kırıklıklarının en kötüsü, bizi rakiple düş kırıklığına uğratmasıdır." (S:50)

"İnsan kişiliğini biçimlendirebilir, onu yeniden kurabilir." (S:51)

"The wearist river... diye yinelerdi sık sık 'en çelimsiz nehir, çok seviyorum bunu...
En çelimsiz nehir benim, Dickie... Usul usul denize doğru gidiyorum." (S:56)

"Kadınlar birer büyük çocuktur, Marcenat. Masal duygularını yitirmemişlerdir. Hem onlar için gelecek yaşamın çerçevesi öylesine dardır ki, hep sıyrılmak isterler bundan." (S:64)

"İnsan, karşısındakinin tüm yaşamını durmamacasına yenilenen bir zenginlikle doldurmasını bilmiyorsa, sevilen varlığı kendimize bağlamamız için büyük bir aşk yetmez." (S:91)

"Hiçbir şey paylaşılmayan bir büyük aşk kadar alay konusu olmaz, ama hiçbir şey de bu denli alçak gönüllülük vermez insana; sevildiğimi sezince şaşırıp kalıyordum. Gerçek şu ki; bir erkeği zorlu pençesine almış bir tutku, hiç arzulamadığı bir zamanda kadınları kendine çeker." (S:96)

"Güç beğenir insanlar nasıl da üstün tutulur." (S:97)

"İnsanları yenmek, onları umutsuzluğa süreüklemek kolaydır. Şimdi, başarısızlıktan sonra da, bunu hiç istemeseler bile, onları sevmeye çalışmanın daha güzel olduğuna inanıyorum.'' (S: 104)
"Bana hepsinden daha korkunç gelen şey, bir gün hiç kuşkusuz acımın da öleceği." (S:109)

"Hep kendine acımaya, kendini nasıl olmak istiyorsa öyle anlatmaya eğilim gösterir insan."(S:110)

"Şımarık bir kız, acılı bir kadın olur derdi, bir çocuğu zengin olduğunu sanmaya çalıştırmamalı; yaşamda nelerle karşılaşacağını Tanrı bilir derdi. Bir genç kızı övmek ona kötülük etmektir." (S:111)

"Benim müzik beğenimi eğitimim değil, şiddetli duygularım geliştirmişti." (S:123)

"Bir erkek bütün yaşamını bir aşka oynamaz; işi vardır, dostları, düşünceleri vardır." (S:162)

"Yaşamda her şey beklenmedik bir biçimde çıkıyor karşımıza sonuna kadar da böyle olacak belki." (S:166)

"İnsan güçle isterse, her zaman değiştirebilir.'' (S:190)

"Kadınlar bir söz ya da bir yeminle bağlanabilirler. Yanlış. Kadınların bir ahlakı yoktur, yaşama biçimleri sevdikleri kişilere bağlıdır.'' (S: 194)


"Belki kırk yaşımda yaşamı biraz anlamaya başlayacağım, ama iş işten geçmiş olacak." (S:200)


"Öyle sanıyorum ki yaşasaydın, seni mutlu edebilirdi. Ama yazgılarımızla isteklerimiz her zaman çelişiyor.'' (S:206)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..." S: 11 Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz? S: 38 Dünyada bana hiçbir şey bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. S: 73 Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim. S: 73 "Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatır

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

  Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman.  Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.  Değiştiriyorum son kelimelerimi.  Değiştiriyorum sonumu.             Kendimi ölümsüz olarak gö

Kardeşini Doğurmak, Büşra Sanay

Çocuk çocuktur, masumdur, paktır. Çocukluğunu yaşamalıdır. Çekin kirli ellerinizi, düşüncelerinizi onların üzerinden. s. 9 “Biliyorum ki duyarlı insanların sayısı hiç de az değil ama yeterli de değil; daha fazlasına ihtiyaç var.” s. 18 Eski toplumlarda anne hamileyse ve bi­ri erkek biri kız, ikiz bebek doğurmuşsa öldürülüyorlardı; çünkü anne karnında cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyordu! s. 19 Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyorlar. s. 24 Benden gitmeyeceğine inandığım insanlar oldu. Çok yanıldım. Sen yanıldın mı böyle hiç? Sırtımı insanlara dayayamayacağımı öğretti insanlar bana. s. 25 Bu toplum tecavüz eden adamın tecavüz ettiği kadınla evlenip mutlu olduğuna inanan bir toplum. s. 32 Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler. s. 35 “Toplumsal cinsiyet eşitliğinde sınıfta kalmış bir top­lumuz, hikâyemiz bu ve Türkiye’nin iyi bir TERAPİYE ihtiyacı var.” s. 37 Kendi evinin içindeki in­sana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin