Benim Hüzünlü Orospularım, Gabriel García Márquez

Ahlak da bir zaman sorunudur, derdi, yüzünde hınzırca bir gülümsemeyle, görürsün bak. (S: 11)

… ölümlülerin çoğunun ölüp gittikleri bir yaşta yeni bir hayatın başlangıcıydı o telefon. (S: 12)

… hayatımı sürdürebilmek için, bana fazla gelen ne varsa müzayedelerle satmaya başladım, sonunda kitaplarla rulolu laterna dışında hemen her şey fazla gelmişti. (S: 13)

Kırk iki yaşındayken bir gün sırtımda soluk almamı zorlaştıran bir ağrıyla doktora gitmiştim. Adam bunu hiç önemsemedi: “Sizin yaşınızda bu ağrı doğaldır,” dedi.
“Öyleyse,” dedim, “doğal olmayan benim yaşım.”
Doktor, merhamet yüklü bir ifadeyle gülümsedi. “Görüyorum ki siz bir filozofsunuz,” dedi. Yaşımı ilk kez yaşlılıkla ilintili düşünüyordum, ama bunu unutmakla gecikmemiştim. Her Allah’ın günü bedenimde yıllar geçtikçe yeri ve biçimi değişen başka bir ağrıyla uyanmaya artık alışmıştım. Bu ağrı bazen ölümün pençesini andırıyor, ertesi gün uçup gidiyordu. O dönemlerde, yaşlılığın ilk belirtisinin insanın babasına benzemeye başlaması olduğunu duymuştum. (S: 15)

Ömrümde hiçbir kadınla parasını vermeden yatmamışımdır, meslekten olmayan pek azını da, sonradan çöpe atmak için bile olsa parayı almaları için ya güzellikle ya da zorla razı etmişimdir. (S: 17)

“Bok,” dedim ona, “beni sevmiyorsan ben ne yapabilirim ki?” (S:29)

Evin içi, şafak vakti her genelevin olduğu gibi, cennete en yakın yerdi. (S: 31)

Sanki kendisi daha yeni keşfetmiş gibi büyük bir ciddiyetle şöyle dedi bana: “Dünya ilerliyor.” “Evet,” dedim ben de, “ilerliyor, ama güneşin çevresinde dönerek.” (S: 38)

… yaşanabilecekken yaşanmamış tüm aşkların sıkıntısını bir Gordion düğümü gibi hissettim gırtlağımda. (S: 49)

Şoför beni uyardı: “Dikkatli olun, beyefendi, o evde adam öldürürler.” “Aşk uğrunaysa ziyanı yok,” diye karşılık verdim. (S: 55)

… dünyayı harekete geçiren o yenilmez gücün mutlu değil mutsuz aşklar olduğunun bilincine varmıştım. (S: 57)

“Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir.” (S: 60)

Dünyada hiç sevmediğim bir şey varsa o da zorunlu bayramlardır, … (S: 63)

İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep. (S: 71)

… hayatta bana kalan tek duygu ağlama arzusuydu. (S: 75)

“… kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir.” (S: 78)

“Ciddi söylüyorum,” dedi, “kimse sana benim kadar katlanamazdı.” (S: 81)

“Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz.” (S: 82)

“Âşık olarak düzüşme zevkini denemeden ölmeye kalkma sakın.” (S: 83)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kinyas ve Kayra II, Hakan Günday

Yaşamak, Yu Hua

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali